AHİ ŞERAFETTİN (ASLANHANE) CAMİİ
Ceviz Ağacından Sütunların Taşıdığı 800 Yıllık Cami: Aslanhane Camii
Ankara'nın Samanpazarı semti Aslanhane Camii, dışarıdan çok sade görünümüne karşın içine adım atıldığı andan itibaren hem mimari özellikleri hem de süslemeleriyle hayran bıraktıran 8 asırlık geçmişe sahip önemli bir eser. Hayrat olarak Ankara Ahilerinden Ahi Hüsameddin ve kardeşi Ahi Hasaneddin tarafından yaptırılan yapıyı Ahi Hüsameddin’in oğlu Ahi Şerafettin 1290 yılında ahşap ustası olan Dülger Ebubekir oğlu Mehmet’e tamir ettirmiş ve boyutlarını büyütmüş. Kufe planlı bir cami olan Aslanhane caminin asıl adı Ahi Şerafettin Camii olsa da, doğusunda bulunan türbe külliyesi duvarına gömülü antik aslan heykeli sebebiyle halk tarafından Aslanhane Camii olarak adlandırılmış.
Tek katlı cami 24 ahşap ayak üzerinde durmakta. Ceviz ağacından yapılma bu ayakların yani sütunların her birinin sütun başlıkları, devşirme mermer Roma-Bizans malzemelerinden oluşmakta. Tek şerefeli minare, camiinin kuzeydoğu duvarına bitişik olup, taş kare kaideli ve silindirik tuğla gövdeli. Minare kaidesinde Roma devri malzemesi dikkati çekiyor. Haremin kuzeyinde yine ahşap olan kadınlar mahfili yer alıyor. Camiinin biri doğuda biri batıda, diğeri de kuzeyde olmak üzere 3 girişi bulunuyor. Camii içi, ahşap Selçuklu camilerinin 13. yüzyıldan kalan güzel bir örneğini vermekte. Çini mozaik ile alçı kabartma tekniklerinin bir arada kullanıldığı mihrabı, Anadolu’daki en önemli çini mozaik örneklerinden birine sahip. Hatta bu özelliğiyle Anadolu’da ilk örnektir. Alçı kabartmaları 12 ve 13. yüzyıl Büyük Selçuklu alçı kabartma işçiliğinin bir yansıması gibi olan Aslanhane Camii'nin iç mekanı oldukça süslü ve güzel tasarlanmış.
Mustafa Taşkın
Ankara'nın Samanpazarı semti Aslanhane Camii, dışarıdan çok sade görünümüne karşın içine adım atıldığı andan itibaren hem mimari özellikleri hem de süslemeleriyle hayran bıraktıran 8 asırlık geçmişe sahip önemli bir eser. Hayrat olarak Ankara Ahilerinden Ahi Hüsameddin ve kardeşi Ahi Hasaneddin tarafından yaptırılan yapıyı Ahi Hüsameddin’in oğlu Ahi Şerafettin 1290 yılında ahşap ustası olan Dülger Ebubekir oğlu Mehmet’e tamir ettirmiş ve boyutlarını büyütmüş. Kufe planlı bir cami olan Aslanhane caminin asıl adı Ahi Şerafettin Camii olsa da, doğusunda bulunan türbe külliyesi duvarına gömülü antik aslan heykeli sebebiyle halk tarafından Aslanhane Camii olarak adlandırılmış.
Tek katlı cami 24 ahşap ayak üzerinde durmakta. Ceviz ağacından yapılma bu ayakların yani sütunların her birinin sütun başlıkları, devşirme mermer Roma-Bizans malzemelerinden oluşmakta. Tek şerefeli minare, camiinin kuzeydoğu duvarına bitişik olup, taş kare kaideli ve silindirik tuğla gövdeli. Minare kaidesinde Roma devri malzemesi dikkati çekiyor. Haremin kuzeyinde yine ahşap olan kadınlar mahfili yer alıyor. Camiinin biri doğuda biri batıda, diğeri de kuzeyde olmak üzere 3 girişi bulunuyor. Camii içi, ahşap Selçuklu camilerinin 13. yüzyıldan kalan güzel bir örneğini vermekte. Çini mozaik ile alçı kabartma tekniklerinin bir arada kullanıldığı mihrabı, Anadolu’daki en önemli çini mozaik örneklerinden birine sahip. Hatta bu özelliğiyle Anadolu’da ilk örnektir. Alçı kabartmaları 12 ve 13. yüzyıl Büyük Selçuklu alçı kabartma işçiliğinin bir yansıması gibi olan Aslanhane Camii'nin iç mekanı oldukça süslü ve güzel tasarlanmış.
Mustafa Taşkın
Dünya Mirası Listesinde “Aslanhane Camii”
Ankara’ nın 13. Yüzyıl eserlerinden Ahi Şerafettin (Aslanhane) Camii, Eylül 2023 tarihinde Riyad’ da düzenlenen UNECCO Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’ nun Dünya Mirası listesine girmiştir.. Özverili çalışma ve gayretleri için Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi UNESCO Komisyonu Başkanı Sayın Bekir Ödemiş ve Komisyon üyelerini kutlarız..
Aslanhane ya da diğer adıyla Ahi Şerafettin Camii , Ankara’ nın Samanpazarı bölgesine Can Sokak ile Kurnaz sokağın kesiştiği köşede ve Ahi Şerafettin Türbesinin güneyinde yer alan 13. Yüzyıldan kalma Türkiye’ nin ibadete açık en eski camilerinden biridir. 1290 yılında Anadolu Selçukluları’ndan II. Mesut tarafından yaptırılan caminin mimarı Ebubekir Mehmet olup,1330 yılında Ahi Şerafettin tarafından büyük bir onarım geçirmiş ve onarımı yaptıran Ahi Şerafettin’ in adıyla anılmaya başlamıştır. Ayrıca çeşitli tarihlerde onarım gören cami 1972 yılında sit alanı ilan edilmiş ve 1999 yılında ise çevre düzenlemesi yapılmış, 2010 – 2013 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek bugünkü halini almıştır.
Asıl adı “Ahi Şerafettin Camii” olmasına rağmen doğusunda bulunan türbe külliyesi duvarına gömülü antik aslan heykeli sebebiyle halk tarafından Aslanhane Camii olarak adlandırılmıştır.
Diğer Selçuklu dönemi Ahi camileri gibi Aslanhane Camiinin de tavanı düz, dört sıra Ahşap sütunları, bindirme tekniğiyle yapılmış tavanı, ahşap minberi ve alçı mihrabı nedeniyle Ankara’daki Selçuklu eserlerinin en ihtişamlısıdır.. Cami yapımında ve değişik tarihlerdeki onarımlarında Roma ve Bizans dönemi devşirme taş ve mermerleri kullanılmıştır. Caminin ahşap çatısını taşıyan 24 ahşap kolonun kolon başlıkları Roma ve Bizans dönemine ait antik devşirme öğelerdir.
Caminin ceviz ağacından yapılmış orta boy minberi "Kündekâri minber" devrinin en başarılı örnekleri arasında gösterilir. Üzerindeki kitabeye göre 1290 yılında Mehmed Bin Ebû Bekir adında bir neccâr tarafından yapılmıştır.
Caminin kuzey doğu köşesinde taş kare kaideli ve silindirik tuğla gövdeli tek şerefeli bir minaresi vardır. Kalın yuvarlak gövdeli minare, sekiz köşeli bir pabuç kısmı üzerinde yükselir. Kaide, Roma ve Bizans döneminden devşirme malzemelerle birlikte moloz taş ile örülmüştür. Gövde kısmı firuze renkli çinilerle ve tuğla ile örülmüştür..
Yüzü mozaik çinilerle kaplı mihrap, Anadolu’daki Selçuklu mihraplarının en güzellerinden kabul edilir. Mihrabın süslemesinde genellikle alçı kullanılmıştır. Yüzü mozaik çinilerle kaplı olup Anadolu Selçuklu mihraplarının en güzel örneklerindendir..
Ankara’ nın 13. Yüzyıl eserlerinden Ahi Şerafettin (Aslanhane) Camii, Eylül 2023 tarihinde Riyad’ da düzenlenen UNECCO Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO’ nun Dünya Mirası listesine girmiştir.. Özverili çalışma ve gayretleri için Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi UNESCO Komisyonu Başkanı Sayın Bekir Ödemiş ve Komisyon üyelerini kutlarız..
Aslanhane ya da diğer adıyla Ahi Şerafettin Camii , Ankara’ nın Samanpazarı bölgesine Can Sokak ile Kurnaz sokağın kesiştiği köşede ve Ahi Şerafettin Türbesinin güneyinde yer alan 13. Yüzyıldan kalma Türkiye’ nin ibadete açık en eski camilerinden biridir. 1290 yılında Anadolu Selçukluları’ndan II. Mesut tarafından yaptırılan caminin mimarı Ebubekir Mehmet olup,1330 yılında Ahi Şerafettin tarafından büyük bir onarım geçirmiş ve onarımı yaptıran Ahi Şerafettin’ in adıyla anılmaya başlamıştır. Ayrıca çeşitli tarihlerde onarım gören cami 1972 yılında sit alanı ilan edilmiş ve 1999 yılında ise çevre düzenlemesi yapılmış, 2010 – 2013 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek bugünkü halini almıştır.
Asıl adı “Ahi Şerafettin Camii” olmasına rağmen doğusunda bulunan türbe külliyesi duvarına gömülü antik aslan heykeli sebebiyle halk tarafından Aslanhane Camii olarak adlandırılmıştır.
Diğer Selçuklu dönemi Ahi camileri gibi Aslanhane Camiinin de tavanı düz, dört sıra Ahşap sütunları, bindirme tekniğiyle yapılmış tavanı, ahşap minberi ve alçı mihrabı nedeniyle Ankara’daki Selçuklu eserlerinin en ihtişamlısıdır.. Cami yapımında ve değişik tarihlerdeki onarımlarında Roma ve Bizans dönemi devşirme taş ve mermerleri kullanılmıştır. Caminin ahşap çatısını taşıyan 24 ahşap kolonun kolon başlıkları Roma ve Bizans dönemine ait antik devşirme öğelerdir.
Caminin ceviz ağacından yapılmış orta boy minberi "Kündekâri minber" devrinin en başarılı örnekleri arasında gösterilir. Üzerindeki kitabeye göre 1290 yılında Mehmed Bin Ebû Bekir adında bir neccâr tarafından yapılmıştır.
Caminin kuzey doğu köşesinde taş kare kaideli ve silindirik tuğla gövdeli tek şerefeli bir minaresi vardır. Kalın yuvarlak gövdeli minare, sekiz köşeli bir pabuç kısmı üzerinde yükselir. Kaide, Roma ve Bizans döneminden devşirme malzemelerle birlikte moloz taş ile örülmüştür. Gövde kısmı firuze renkli çinilerle ve tuğla ile örülmüştür..
Yüzü mozaik çinilerle kaplı mihrap, Anadolu’daki Selçuklu mihraplarının en güzellerinden kabul edilir. Mihrabın süslemesinde genellikle alçı kullanılmıştır. Yüzü mozaik çinilerle kaplı olup Anadolu Selçuklu mihraplarının en güzel örneklerindendir..